Sağlık hukuku, genel anlamda baktığımız zaman sağlık alanında hizmet vermekte olan kurumlar ve bu kurumlarda hizmet veren ve hizmet alan bireylerin hukuki haklarını ele alan bir hukuk dalıdır. Doktorların ve hastaların sağlık alanında hukuki olarak yasalarla çerçevelenmiş olan hakları bulunmaktadır.
Hasta bireylerin bu alanda sahip oldukları belirli hakları kaybetmemeleri için bilinçli bir şekilde hareket etmeleri ve sahip oldukları hukuki hakları bilmeleri için oldukça önemli bir husustur. Bu dünyada yaşayan her insanın en temel hakkı kesinlikle yaşama hakkıdır.
Bireyin tüm yasal haklarını kullanabilmesi için bu bireyin de sağlıklı olması da gereklidir. Bu sağlık hukuku da, bireylerin bu hakkını koruyan en temel hukuk dalıdır. Hasta ve doktor arasında çıkabilecek olan sorunları engellemek, meydana gelmiş olan sorunlarda ise bireyleri yasal bir şekilde korumak ve genel olarak hasta ve doktor arasındaki ilişkiyi korumak için Sağlık Hukuku düzenlemesi yapılmıştır.
Sağlık Hukuku’nda doktor sorumlulukları
Hasta haklarını korumak için düzenlenmiş olan tüm ilkeler şu yönetmelikte belirlenmiştir; 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Tarzı İcrasına Dair Kanun ile 13.01.1960 Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi, 01.08.19998 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Yönetmeliği.
Ancak burada belirtilmiş olan ilkeler, doktorun kusurunu belirlemekte oldukça yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle de Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu maddeleri bazı konularda dikkate alınması gerekmektedir.
Sağlık kurumunda çalışan tüm bireylerin sorumluluğu ise; 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile düzenlenmiştir. Doktor sorumlulukları ise Sağlık Hukuku alanında:
Sağlık Hukuku hastaya ne tür haklar tanımaktadır?
Etik kurallara bağlı kalamayan doktor, bu sağlık alanında meydana gelmiş veya meydana gelecek olan tüm tedavi, muayene ve teşhis hatalarının sorumluluğunu almak zorundadır. Doktorun bilinen etik kurallara bağlı kalmaması, kendisinin özen eksikliğine dayanmaktadır. Bu sebepten dolay “Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi” düzenlenmiştir. Ceza hukuku kapsamında ise bu durum doktorların sorumluluğu ise kendi davranışlarını ifade etmektedir.
Açık bir şekilde yasada suç olarak belirtilmiş olan eylem ve davranışlarda hasta bireyin hak talep etmesi muhakkaktır.
Meslek davranışları nedeniyle suç sayılan durumlar ise şu şekildedir:
Doktorun “Medeni Hukuk” maddelerine göre sorumlulukları ise genellikle meydana gelmiş olan mağduriyetlerin neticesinde hasta bireye tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır.
Sağlık Hukuku kapsamında doktor hatasında hasta bireyin açabileceği davalar;
Hatalı tedavi sonucunda borçlar hukuku kapsamında bir haksız davranış ve sözleşmeye aykırılık söz konusu teşkil etmektedir. Yargıtay bu konuda yerleşmiş olan uygulamaları ile özel hastanelerde doktor ile hasta arasında vekâlet ilişkisinin kurulduğunu kabul etmektedir. Bu durumda doktor hatası, hastane personeli hatası ya da cihaz sebebi ile zarar görmüş olan hastanın hem doktorlardan hem de eğer var ise doktorun bağlı olduğu o hastaneden maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı olmaktadır.
Sağlık hukuku kapsamında eğer doktorun hatası hastanın ölümüne neden olmuşsa, TCK 85. Maddedeki açıklanana göre taksirle ölüme sebebiyet verme suçu oluşmuş olacaktır.
Eğer ölüm gerçekleşmemiş fakat hastada ciddi sağlık sorunlarına sebep olunmuşsa o zamanda da TCK 89. Maddeye göre taksirle yaralama suçu meydana gelmiş olacaktır.
Bu iki durumda da hasta yakınları veya hasta maddi ve manevi tazminat davası talep edebilmektedir.